30 Ağustos 2015 Pazar

Nasıl görüyoruz?

Önemli olan sen kendine baktığında ne gördüğündür.
Söyle bana kendine baktığında ne görüyorsun?
Kendini sessizlik içinde mi görüyorsun?
Kendini başarıların içinde mi görüyorsun?
Yoksa başarısızlıklar içinde mi?
Söyle bana hangisi?



Eğer kendini sessizlik içinde görüyorsan bu işte bir sorun var demek. Sen hiç denemiyorsun ki. Eğer deneseydin ya başarı ya başarızlık içinde olduğunu görürdün. Dev aynasına bu kadar mı uzaksın? Bence artık harekete geçmelisin.

Eğer kendini başarıların içinde görüyorsan sende de bir sorun var demektir. Evet bu da bir sorun. Neden mi? Söyleyeyim. Kendine, geçmişine dönüp baktığında sadece başarı görüyorsan sen kendini mükemmel zannediyorsun. Yaptığın şeylerle yetiniyorsun. Bu ne demek sence? Bir düşün. Ne de olsa sen hep başarılısın!

Gelelim kendini başarısızlık içinde gören insana. Ben baştan diyim. Ben bu gruba dahil hissediyorum. Hayatın gerçekte ne olduğunu anlamaya çalışanlardan değiliz. Çünkü az buçuk ne olduğunu kestiriyoruz. Özetle hayat 2 evreden oluşur. Darlık ve Ferahlık. Doğum bir darlık, ölüm ise ferahlıktır. Her darlığın arkasını bir ferahlık evresi takip eder. Bu evreler arası geçiş ne kadar sürer belirsiz. Bunu anlıyoruz biz. Bu yüzden hayatın gayesini biliyoruz. Kendini hep başarısız olarak görmek bunun bir parçası aslında. Bunun hem iyi hem de kötü yanı mevcut. İyi yanı elde ettiğiniz başarılar yeterli gelmez. Biz sadece başarısızlıklarımızı görürüz. Çünkü hayattaki başarılarımız bizler için hep sıfırdadır. Dönüp baktığımızda geride sadece başarısızlıklar vardır gibi sanırız. Hep ileri bakarız daha fazla başarı elde etmek uğruna kendimizi parçalarız. İşte kötü yanı da bu. Kendimizi boş yere psikolojik baskı altına sokuyoruz. Ama eminim ki ileride sadece bizlerin yapabilecegi bir iş bulacağız.

Hayatta sadece başarısızlıklarınızı görmek en iyi seçeneklerdendir...
Bu sefer beni düşündüren mevzu buydu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder